Açıklama: TKP/ML MK-SB tarafından, TKP/ML'nin kuruluşunun 49. yılı vesilesiyle tkpml1.net/blog/tkp-ml-mk-sb-49-yillik-kesintisiz-mucadelemiz-suruy
Açıklama: TKP/ML MK-SB tarafından, TKP/ML’nin kuruluşunun 49. yılı vesilesiyle tkpml1.net/blog/tkp-ml-mk-sb-49-yillik-kesintisiz-mucadelemiz-suruyor-zafere-kadar-surecek.html sitesinde yayınlanan açıklamayı paylaşıyoruz.
49 YILLIK KESİNTİSİZ MÜCADELEMİZ SÜRÜYOR, ZAFERE KADAR SÜRECEK!
Düşmanın Tüm Saldırı ve Kuşatmalarını Parçalayan Komünist İrademiz, Halk Savaşı’nın Zaferine Olan İnancımız ve Bu Savaşı Kumanda Eden Partimizin Kesintisiz Yürüyüşü İle Şan Olsun 49. Savaş Yılımıza!
Türk, Kürt ve Çeşitli Milliyetlerden Emekçi Halkımız;
Yarım asıra bir kaldı. Tam 49 yıldır Komünizm bayrağı, Türkiye denilen topraklarda kesintisiz şekilde Partimiz TKP/ML tarafından kıskançlıkla, onurla ve büyük bedeller ödenerek dalgalandırılmaktadır. Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya, Mustafa Suphi yoldaşın Kemalizm tarafından katledilmesinden sonra 50 yıllık revizyonizm ve pasifizm dönemine son vermiştir. Kaypakkaya yoldaş, Komünist partisini tarih ve toplum biliminin yeni teorik donanımını kuşanarak partiyi inşa etmiştir. Partimizin, Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin bir ürünü olduğu vurgusu tamda enternasyonal proletaryanın bilimsel öğretisinin Marksizm ve Leninizm’den sonra Maoizm aşamasıyla donanmasına işarettir. İşte partimizin ideolojik temeli Önderimiz Kaypakkaya’nın bu kavrayışına ve bu kavrayışa dayalı toplum ve tarih çözümlemesiyle yoğrulmuş ve şekillenmiştir.
Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin sınıf mücadelesi, sınıf mücadelesinin sorunlarına yönelik yarattığı derin kavrayış Kaypakkaya yoldaş özgülünde cisimleşmiş ve buna uygun olarak komünist perspektiften devrimin yolunu çizmeyi getirmiştir. Bu kavrayış aynı zamanda önderimizde bir cüret ve meydan okumaya dönüşmüştür. Partinin programatik hattını inşa ederken toplumsal ve siyasal sorunların en önemlilerine, o güne kadar bakılmayan bir yerden bakmayı getirmiştir. Kürt meselesi, Kemalizm ve devletin niteliği, faşizm, devrimin yolu ve karakteri, parti anlayışı gibi toplumsal kurtuluşu gerekli kılan önemli sorunlara açıklık ve netlik kazandırmıştır. Kaypakkaya yoldaş, partimizin temellerini atarken aynı zamanda dönemin tüm sağcı ve pasifist, yılgın ve umutsuz sapmalarına karşı keskin bir mücadele ile inşa etmiştir. Bu mücadele onu asla solcu ve maceracı, fokocu anlayışlara sürüklememiştir. O sol maceracılıkla da arasına kalın çizgiler çekmiştir. Bu tutum dönemin devrimci ruhuyla şekillenen, MLM teoriyle donanmış, toplumsal ve siyasal sorunların esasını çözüme kavuşturmaya odaklanmış bir inceleme yöntemi ile devrimi örgütleyecek partiyi inşa etmeye odaklanmış bir İHTİLALCİ-KOMÜNİST çizgi inşa etmeyi getirmiştir.
Partimiz 49 yıllık mücadele süreci boyunca komünizme bağlılığından, devrimin yolunu inşa edecek Halk Savaşı çizgisinden taviz vermemesini işte bu güçlü atılmış temellere borçludur. Geçen 49 yılın 45 yılı Mao yoldaşın ölümünden sonra “sosyalizm öldü, devrimler bitti” yaygarasına karşı amansız bir mücadele ile geçmiştir. Dünyada sınıf mücadelesindeki geri çekilmenin yarattığı tasfiyecilik, reformizm ile proletaryanın tarihsel rolünün silikleştirilip kuşatma altına alınmasına karşı Kaypakkaya sonrası 3 Genel Sekreteri’ni, onlarca kadrosunu ve yüzlerce savaşçısını partimiz Halk Savaşı güzergahın da sebat ederek ölümsüzlüğe uğurlamıştır. 49 yıllık tarih ağır bedellerle örülen, kanla ve canla idealleri var eden bir tarihtir. “İdeolojiler öldü” çığırtkanlığı eşliğinde yılgınlık, umutsuzluk, yorgunluk, dağılma, ahlaksızlık, kopuş ve pespaye bir idealizmle “yeni bir yol” arayışıyla karşı-devrimin kuşattığı ruh halini partimiz devrimci iradeyi MLM’yi kuşanarak karşılamıştır. Bu uzun ve yorucu, dağıtıcı ve umutsuzluğu körükleyen dönem boyunca partimiz politik iktidar mücadelesini kesintisiz sürdürmüştür. Bu politik savaş ve mücadele, böylesi ağır ve zorlu süreçlerde hiç kuşkusuz büyük bir tarihsel deneyim, partimize öğretici bir klavuz olacak niteliktedir.
Partimiz 49 yıllık tarihsel serüveninde, karşı-devrimin ideolojik-politik ve örgütsel olarak en güçlü ve saldırgan olduğu uzun dönem içinde, komünist çizgiye yönelik tehlikenin farkında olmuştur. Bu tehlikeye karşı ideolojik mücadeleyi asla bırakmamıştır. Ancak bunun da ötesinde temsil ettiği sınıfın çıkarlarını korumak için politik savaşımın keskinliği ve mutlak karakterini ülkemiz özgülündeki sosyal-toplumsal gerçekliğe dayandırmaktan asla vazgeçmemiştir. Zira bizim gibi ülkelerde devrimin başından sonuna kadar silahlı mücadeleye dayanmaksızın ayakta durmasının olanakları, komünist niteliklerini korumasının imkanı olmadığını kavramıştır. Bu bağlamda Halk Savaşı yolundan asla sapmamıştır. İşte toplumsal-sosyal gerçekliğe dayanarak, çizgiyi var etmenin sırrı budur. Başaramadığımız devrimi örgütleme görevine karşı, başarmaya kodlanmış ve komünist çizgisini koruyarak geleceği kazanma iradesi 49 yıllık deneyim ve birikimle hala ayaktadır ve sürmektedir.
Bunu son olarak Nubar yoldaşın kararlılığı, Özgür ve Deniz yoldaşın inancı, Şerzan, Rosa, Asmin, Muharrem yoldaşların militanlıklarını ve ezilenlerin haklı davasına duydukları inancı kuşanarak sürdürüyoruz. Onlar Partimizin 49 yıllık tarihsel yürüyüşünde, yarattıkları değer ve birikimle, savaş ve Partiyi kavrayışlarıyla yarınlarımıza ışık tutacak bir birikim, deneyim, tecrübenin en son neferleri oldular. Onların iradesi partimizin taşıdığı iradenin ve tutumun en kristalize olmuş, en kararlı biçime bürünmüş halidir. Bu birikim ve deneyim Partimizin ellerinde, doğru bir şekilde çözümlenerek yarınlara daha kararlı ve güçlü adımlara dönüştürülecektir. Ölümsüzleşenlerimiz ezilenlerin elinde ancak bu şekilde bayrak olup dalgalanacaktır.
Türk, Kürt ve Çeşitli Milliyetlerden Emekçi Halkımız;
Partimiz 1. Kongre ile savaşta ısrar ve kararlılık beyanı içinde olmuştur. Devrim ve komünizm iradesini güçlü şekilde belirlemiştir. Emperyalist dünyanın, halkların geleceğini karartmada yeminli tarihsel rolleri ve konumlanışları büyük bir gözü dönmüşlükle devam etmektedir. Büyük bir ekonomik buhran içinde işçi sınıfı ve emekçilere daha fazla yokluğu ve yoksulluğu dayatmaktadır. Salgınla birlikte krizi çok daha farklı boyutlara ulaşmıştır. Halklar emperyalist-kapitalist sömürü çarklarında daha fazla ezilmekte, çöken sadece ekonomik sistem olmamakta sağlık, eğitim ve bir bütün sosyal yapı çökmekte ve ölümün ve büyük bir sosyal-siyasal buhranın pençesine dünya halkları atılmaktadır. Sadece bu değildir. Emperyalist haydutlar krizle birlikte bir birlerine daha fazla diş bilemekte, çelişkileri boyutlanmakta ve Latin Amerika’dan Kuzey Afrika’ya, Doğu Avrupa’dan Uzak Asya’ya, Kafkaslar’dan Ortadoğu’ya kadar saldırganlık ve savaş kışkırtıcılığını körüklemektedir. Gözü dönmüş ve artık körelmiş bir savaş maceracılığına dünden daha fazla yatkın durumdadırlar.
Türk hakim sınıfları ise bu gözü dönmüş emperyalist Pazar savaşı ve mücadelesi içinde tüm savaş aygıtlarını en diri ve hazır tutan ülke konumundadır. Emperyalistler arası çelişkinin ve keskinleşmenin farkındadır ve gelişmelere karşı savaş makinasıyla ve saldırganlık politikasıyla hazır durumdadır. ABD emperyalizminin yanında her türlü maceraya girmeye kodlanmış bir çizgisi vardır. Bu konumlanış onu Kürt ulusal mücadelesini boğmak ve yok etmek, işçi sınıfı ve emekçileri şovenizmle ve faşizmin sopasıyla baskılamak ve devrimci komünistleri tasfiye etmeye yönelten topyekün bir saldırıya sevk etmiştir. Ancak ekonomik-politik kriz, salgın ile işçi sınıfı, Kürtler, kadınlar, emekçiler ve gençliğin kıramadığı direnişi Türk hakim sınıfları ve onların temsilcisi AKP-MHP kliğinin politik zayıflığını tüm gerçekliğiyle ortaya sermiştir. Türk hakim sınıfları tüm saldırganlığına, askeri zaferler söyleyen işgalci ve katliamcı yönelimine rağmen biriken öfke ve tepkiyi yönetemez haldedir. Bu yüzdendir ki faşist klikler arasında çatışma ve gerginlik sürekli tırmanmakta ve boğazlaşma durumuna gelmektedir.
Ezilen-sömürülen, yok sayılan emekçi halkımız;
Faşist Diktatörlüğün artan saldırılarına karşı daha örgütlü ve amansız olma zamanıdır. Silahlara dayanmaksızın, iktidar perspektifiyle hareket edilmeksizin bu kokuşmuş, çürümüş faşist sistemin ve onun ağababası olan emperyalizmin yenilmesi olanaklı değildir. Bunu kavramak, öfke ve tepkiyi durmaksızın yükseltmek ve mutlak bir yıkma ve inşa etme savaşımına girmek hayati önemdedir. Partimiz TKP/ML 49 yıldır faşist-Kemalist diktatörlüğü yıkma, Demokratik Halk Devrimi’ni gerçekleştirme hedefiyle Halk Savaşı’nı sürdürmektedir. Bu hedefi başarmanın yegane yolunun ancak kitlelerle buluşmuş ve seferber olmuş bir hatla mümkün olacağının bilincindedir. Partimiz iktidar mücadelesinde başarının teminatının bu bağ olduğunun farkındadır. Asalak bir sınıfın düzenine karşı kendi gelecek ve yarınını eline almak isteyen milyonların birleşen gücüyle kazanacağız.
Uluslararası proletaryanın ülkemizdeki temsilcisi olan Partimiz bu savaşıma önderlik edecek yegane partidir. MLM biliminin yol göstericiliğinden şaşmadan yürüyen, bu uğurda her türlü bedeli ödeyen, karşısına çıkan engelleri aşan, kavgasından ödün, komünist kimliğinden taviz vermeyen Partimiz nihai zafere kadar bu mücadelesinde kararlıdır ve buna mahkumdur.
49 yıllık deneyimle, kavgamızda ölümsüzleşenlerimizin kan ve can verdiği inancımızla, enternasyonal proletaryanın haklı kavgasına sonsuz bir bağlılıkla, tüm zayıflıklarımızı güce çevireceğimize olan kararlılığımızla ve başaramadıklarımızı kavrayıp ve başarmaya yazgılanarak yürüyüşümüzü sürdüreceğiz. Marksizm-Leninizm-Maoizm rehberliğinde Halk Savaşı’nın Zaferiyle donanarak Yeni Demokratik Devrim, Sosyalizm ve Komünizm yolunda ilerleyeceğiz. Mutlaka KAZANACAĞIZ, BAŞARACAĞIZ.
-Şan Olsun 49. Kavga Yılımıza!
-Şan Olsun Kuramcı ve Kurucu Önderimiz İbrahim Kaypakkaya’ya!
-Şan Olsun Halk Savaşının Zaferine!
-Şan Olsun Enternasyonal Proletaryaya!
-Şan Olsun Marksizme, Leninizme ve Maoizme!
-Yaşasın Partimiz TKP/ML, Önderliğindeki TİKKO, TMLGB!
TKP/ML MK-SB
Nisan 2021
COMMENTS