GERÇEK ENTERNASYONALİZM NEDİR ?Enternasyonalizm sorunu öteden beri bir tartışma konusudur. Meselenin eksik ve yanlış kavranması nedeniyle bir kafa
GERÇEK ENTERNASYONALİZM NEDİR ?
Enternasyonalizm sorunu öteden beri bir tartışma konusudur. Meselenin eksik ve yanlış kavranması nedeniyle bir kafa karışıklığı yaşanmaktadır. Bu nedenle güncel önemini de düşünüp meseleye dair yaklaşımımızı ortaya koymak gerekmektedir. Zira meselenin yanlış kavranışı yanlış bir şekillenişe ve buna paralel sorunlu bir politik tutuma yol açmaktadır. Bu sorunlu yaklaşım ve kavrayış giderilmeden enternasyonaliz- min temel gereğinin yerine getirilmesinde sorun yaşanmaya devam edecektir.
Soruna Lenin yoldaşın söyledikleriyle giriş yapalım: “Sadece tek bir gerçek enternasyonalizm vardır: kendi ülkesinde devrimci hareketi ve devrimci mücadeleyi geliştirmede özverili çalışma, istisnasız tüm ülkelerde aynı böyle bir mücadeleyi , aynı böyle bir çizgiyi ve sadece böyle bir çizgiyi (propaganda yoluyla, manevi ve maddi yardım yoluyla) desteklemek” (Seçme Eserler Cilt 10, s. 16,İnter Yayınları).
Leninist enternasyonalizme göre esas olan yaşanılan ülkedeki mücadeleyi geliştirmek ve diğer ülkelerde de aynı çizgideki mücadeleyi desteklemektir. Burada “aynı çizgi”den kastedilenin komünist çizgi olduğu gözden kaçırılmamalıdır.
Her KP önce bulunduğu ülkede bu sorumluluğu omuzlamalıdır. Ancak bunu yerine getirdiğinde emperyalist kapitalizmi zayıflatabilir ve diğer ülkedeki devrimci mücadelenin geliştirilmesi için enternasyonal bir dayanak, destek sağlayabilir. Rusya ve Çin‘de devri- min uluslar arası düzeyde ezilen ulus ve halkların daha kararlı ve güçlü bir mücadele yürütmesinin birer dayanağı, karargahı haline gelmesi bu ülkenin komünistlerinin kendi ülkelerinde devrimi gerçekleştirmesiyle mümkün olmuştur. Bu devrimler diğer ülkelerde yürütülen mücadelelere güç vermiş, destek sunmuştur.
Stalin yoldaşın deyimiyle tek bir ülkede devrim başlı başına bir amaç değildir, o diğer ülkelerdeki devrimleri geliştirme ve desteklemenin de bir aracıdır. O halde devrimci hareketlerde tanık olduğumuz sorun “tek gerçek enternasyonalizm” üzerinden kavranmadığı için karmaşıklaşıyor, diyebiliriz. Enternasyonalizm tartışması güncel planda Rojava özgülüğünde öne çıkarıldı. Devletin Rojava‘ya dönük özel bir saldırı politikası izlediği, saldırılarda özel bir yer, rol üstlendiği biliniyor. Bir YPG’li “esas düşman Türkiye‘dedir” derken bu ülkedeki devrimcilerin enternasyonal görevini de hatırlatmış oluyordu.
Rojava’nın insan kaynağından çok uluslar arası alan- da desteğe, bunun içinde her ülkedeki komünistlerin, halkın mücadeleyi geliştirmesine ihtiyacı olduğu görülüyor. Bu du- rum esas görevimizin Rojava’ya dönük saldırganlığa karşı mücadeleyi büyüterek cepheyi genişletmek olduğunu gösterir. Bu görevi tali plana atmak, unutmak veya belirsizleştirmek enternasyonalizmin kavranmadığı anlamına gelir. Enterna- syonalizmi Rojava veya başka bir ülkeye giderek mücadele etmekle eşitlemek asıl görevi anlamamak, enternasyonaliz- mi darlaştırmak, yanlış kavramak demektir. Bu görev doğru ve tam anlaşılmadığı ve yerine getirilmediği için Rojava’ya karşı saldırganlık politikası sürdürülebiliyor. Ağır saldıralar sonucu ağır bedeller ödemek zorunda kalabiliyor.
Lenin emperyalist savaş durumunda kendi görev- lerini bu savaşı iç savaşa çevirerek kendi emperya- list burjuvazilerini devirmek olarak tanımladığında böylece diğer halkalara karşı enternasyonal göre- vin de yerine getirileceğini düşünüyordu. Empe- ryalist savaş iç savaşa çevrilerek burjuvazi yenil- giye uğratılmış, Rusya’nın diğer halkalara karşı emperyalist savaşına son verilmişti. Kuşkusuz TC emperyalist bir Rusya değil o, emperyalizmin bir yarı-sömürgesi ama aynı zamanda jandarmasıdır.
Dolayısıyla enternasyonal görevimiz diğer hal- klara karşı da böyle bir savaşın parçası olan, böyle bir savaşı yürüten egemen sınıfların bu savaş siyasetini ye- nilgiye uğratmak için halkın örgütlenerek mücadeleyi geliştirmesini sağlamaktır. Halk örgütsüzken, emperyalist savaşın dolaylı-dolaysız, maddi-manevi taraftarı, des- tekçisi iken diğer halklara nasıl destek olunabilir, enternasyonal dayanışma nasıl geliştirilebilir?
Bu yerine getirilmediğinde -ülkede devrimi geliştirme- hem halkın örgütlenmesi görevi eksik bırakılmış hem de diğer halklar böylece halkın desteğinden mahrum edilmiş olunur. Yani enternasyonalizm görevi ye- rine getirilmemiş olunur. Enternasyonalizm kişilerin en- ternasyonal olmasını ülke ülke dolaşmasını değil verilen mücadelenin enternasyonal olmasını, diğer halkların devrimci mücadelesinin desteklenmesini içerir.
Komünist hareket nerede olursa olsun kendi halinde enternasyonaldir; çünkü, her komünist hareket uluslar arası komünist hareketin seksiyonudur, parçasıdır; Onun “ulusal-ülkesel” karakteri koşulların zorunluluğundan ileri gelir ve biçimseldir. Her ülkedeki devrim dünya devriminin bir parçasıdır. Tam da bu nedenle dünya devriminin gelişimi ve zaferi için bulunduğumuz ülkede devrimi geliştirme ve zafere ulaştırma bilinciyle, hedefiyle hareket ediyoruz. Me- seleyi böyle kavramak yerine diğer ülkelerinin komünist- lerinin devrimci hareketi ve mücadeleyi geliştirme görevini onların yerine ve onlara rağmen yerine getirmeye kalkışmak enternasyonalizmin yanlış kavrandığını gösterir.
Lenin yoldaşın da söylediklerinden biliyoruz ki enternasyonalizm diğer ülkelerdeki devrimci hareketi ve mücadeleyi çeşitli biçimlerde desteklemeyi de kapsar. Ama bunun temel/belirleyici özelliği destek olmasıdır. Enterna- syonalizmi bunun da ötesine taşıyarak kendisini diğer ül- kelerdeki devrimi gerçekleştirmede belirleyici bir özne gibi görmek, konumlandırmak doğru değildir. Böyle hareket edildiğinde şu sorulara da yanıt verilmesi gerekir: Neden kendi halkını örgütleyip devrimi geliştirmiyorsunuz? Her KP kendi ülkesinde devrimi geliştirmezse dünya devrimi nasıl gelişecek? Bunlar yapılmadığında diğer halklarla en- ternasyonal dayanışma nasıl sağlanacak?
Her ülkenin komünistlerinin esas enternasyonal görevi kendi ülkesindeki devrimi geliştirmek ve buna paral- el diğer ülkelerdeki devrimlerin gelişimini desteklemektir. Bunun dışında bir enternasyonalizm kavrayışı yanlıştır. Dolayısıyla başka bir ülkede savaşa katılmanın tek enter- nasyonalizm olarak görülmesi çarpık bir enternasyonalizm anlayışıdır. Elbette başka bir ülkede savaşa katılarak bedel ödeme ve oradaki halkın mücadelesine omuz vermedeki devrimci öze, coşkuya, fedakarlığa, kararlılığa büyük bir değer veriyoruz; bunun büyük bir anlama ve öneme sahip olduğunu biliyoruz. Bizim eleştiri konumuz bu değil, bunun tek enter- nasyonalizm olarak görülmesi, kavranması, dolayısıyla en- ternasyonalizmin esas/temel gereğinin kavranmaması, esas olanın tali, tali olanın esas hale getirilerek enternasyonalizmin özünün karartılmasıdır.
„Haydutun Büyüğü İçerde“ !
Sorunun böyle yanlış ve eksik kavranmasına dair bazı tarihsel örnekleri konu etmek faydalı olacaktır.İspanya iç savaşını ele alalım. Bilindiği gibi Franko’nun en büyük des- tekçileri Hitler ve Mussoloni idi. Franko’ ya askeri bakımdan büyük bir destek sundular. Örneğin Mossoloni 150 bin as- kerle Franko’ya destek sundu. Almanya en nitelikli hava birliklerini Franko’nun emrine sundu. Guernica Alman birlikleri tarafından bombalandı.
Bunlara karşılık Komüntern‘de komünistleri des- teklemek üzere “Enternasyonal Tugaylar” oluşturma kararı almış ve İspanya’ya gönderilmiştir. Sovyetler‘de enternasyo- nal dayanışma temelinde destek sundu, savaşçı gönderdi. Bu anlamıyla başka bir ülkedeki devrimci hareketin ve mücade- lenin desteklenmesi her devrimci hareketin, devrim yapan her ülkenin görevidir.
Ancak tarih gösterdi ki enternasyonalizmi sadece de- stek sunmak olarak algılayan-kavrayan partiler Franko’nun en büyük destekçilerine (İtalya ve Almanya) karşı kendi ülkele- rinde mücadeleyi geliştirmemişlerdir. Almanya, İtalya, Fransa başta olmak üzere diğer ülkelerdeki komünistler halkı faşizme karşı örgütlemede, Franko’nun destekçilerini ülkelerinde ye- nilgiye uğratma konusundaki görevlerini esas almamış ve esas alarak yerine getirmemişlerdir. Yeterli çabayı, mücadele ve kararlılığı göstermemişlerdir. İspanya‘ya tugay göndermekle enternasyonalizmi gerçekleştirdiğini sananlar kendi ülkele- rinde mücadeleyi geliştirme görevini, bu temel görevi ihmal etmiş, eksik bırakmışlardır. Eksik bıraktıkları, ihmal ettikle- ri için ülkelerinden Franko‘ya büyük bir destek sunabilmiş, böylece Franko’nun eli güçlenmiştir. Franko’nun destekçileri kendi ülkelerinde halkı sindirdiği ve kendi savaşının yedek gücü, destekçisi haline getirebildikleri için İspanyol halkı, komünistleri o halkların güçlü desteğinden mahrum kalmıştır. Bunun nedeni de belirttiğimiz gibi enternasyonalizmi İspanya da savaşmakla eşitleyenlerin ondan ibaret görenlerin esas gö- revlerini yerine getirmemiş olmasıdır.
İspanya iç savaşı enternasyonalizmin eksik ve yanlış kavranmasının bir örneğidir. Bununla birlikte enternasyonal tugayların halklar arasında yarattığı etki, dayanışmanın bu güzel ve anlamlı hali değerinden hiçbir şey kaybetmez. Che üzerinden enternasyonalizm anlayışının sorunlu bir şekilde tanımlandığını biliyoruz. Ama buna rağmen Che‘nin önemini, onun yarattığı devrimci değeri, halklar arasında enternasyonal duygu ve düşünceleri geliştirmesini reddedebilir miyiz? Bun- lar reddedilecek, olumsuzlanacak şeyler değil, devrimci mücade- lenin gereği ve lehinde tavırlardır. Görevlerimizi doğru belirlemek zorundayız, doğru belirlemezsek rotamızı kaybederiz. O zaman niyetimiz ne kadar iyi olursa olsun halkın davasına zarar vermiş oluruz.
Emperyalist sosyal-şovenizm!
Stalin yoldaş Troçkistlerin ve Zinovyevcilerin temsil ettiği tasfiyecilerle mücadele ederken tasfiyeciliğin tehlikeli bir özelliğini şöyle tanımlıyordu: “Uluslararası proletarya devrimine inançsızlık; onun zaferine inançsızlık; sömürgelerdeki ve bağımlı ülkelerdeki ulusal kurtuluş hareketine karşı şüpheci tutum; … enternasyonalizmin temel gereğini, yani tek bir ülke- de sosyalizmin zaferinin başlı başına bir amaç değil de, diğer ülkelerde devrimin geliştirmek ve desteklemek için bir araç olduğunu kavrayamamak.’’ (Polemik s. 195-196)
Kruşçev yöntemindeki revizyonist SBKP bu görevden kaçmakla kalmamış ulusal kurtuluş hareketlerini, savaşlarını emperyalistlerin çıkarına hizmet eden “Barış içinde bir arada yaşama” siyasetiyle tasfiye edilmesi içinde her türlü yöntemi izlemiş, onları devrimci mücadele yolundan uzaklaştırmaya çalışmıştır.
Onlar ezilen ulus ve halkaların devrimci mücadele- lerini esas almamış, onlara güvenmemiş onları emperyalist- lerle ilişkileri geliştirmenin önünde engel gördüğü için tasfiye etmeye çalışmıştır. “… Emperyalizme sözde düşmanca karşı duran, ancak gerçekte ‚kendi‘ sömürgelerinde ‚kendi‘ burjuva- zilerini devirmek için devrimci mücadele yürütmeyen, sömür- gelerde… devrimci çalışmayı sistematik olarak desteklemeyen, sömürgelere devrimci partiler için silah ve literatür sokmayan partiler, alçakların ve hainlerin partileridir.”
(Lenin cilt 10 s.63 )
Emperyalist ülkelerin proletaryası – halkları kendi sömür- gelerinde kendi burjuvazilerini nasıl devirecekler? İçerde devrimci mücadeleyi yükselterek, sömürgelerinde devrimci partileri destekleyerek tarihsel örnekler bizim bunun aksine sosyal-şoven bir tutum takınıldığını gösteriyor. 2. Enternasyo- nali, Kautshy ve diğerlerinin sosyal-şoven siyasetini, FKP’nin Fransa’nın sömürgeleri ile ilgili benzer tutumunu, revizyonist SBKP’nin ulusal-sosyal kurtuluş mücadelelerini tasfiye etmeye dönük siyasetini hatırlayalım. Bunlar enternasyonalizmin ru- huna rahmet okutmuşlardır! Revizyonist, sosyal-şoven bir çizgi izleyerek Lenin yoldaşın onlara verdiği alçakların ve hainlerin partileri unvanını hak etmişlerdir!
Fransa Komünist Partisi ABD‘ye karşı ulusal müca- deleyi kararlı bir biçimde sürdürmekten kaçmakla kalmamış bu mücadelenin bayrağını, önderliğini de De Gaulle gibilerine teslim etmiştir. Diğer yandan Fransa‘nın sömürgelerinde ki ulusal kurtuluş hareketlerini desteklemek yerine onlara karşı bir tutum takınarak burjuvazisinin emperyalist sömürge si- yasetini desteklemiştir. “Nerdeyse son 20 yıldan beri, Fransız Komünist Partisi yöneticileri Fransız emperyalistlerinin sö- mürgeci siyasetini izlemiş ve Fransız tekelci sermayesinin bir uzantısı haline gelmişlerdir.’’ (polemik s. 198) FKP‘nin Ce- zayir vd. sömürgelerle ilgili siyaseti tamamen sosyal-şoven bir siyasettir. Sömürgelerdeki halkların bağımsızlık talebi- ne Fransa’nın çıkarına olmadığı gerekçesiyle karşı çıkmış, sömürgeciliğin devam etmesini savunabilmişlerdir.
Proleter Devrimler ve Proletarya Enternasyonalizmi!
Böylesine olumsuz partilere karşın proletarya en- ternasyonalizminin en güzel örnekleri de tarihe geçmiştir. Sovyetler ve Çin bize bunun en iyi örneklerini verdi. Ezilen ulus ve halkların mücadelesi çeşitli yol ve yöntemlerle deste- klendi. Kore işgaline karşı devrimini yapmış bir ülke olarak Çin Kızıl Ordusu‘nu Kore devrimini savunmaya gönderdi. Sovyetler Kore işgaline karşı komünistlere destek sundu.
Vietnam işgaline karşı ABD dahil dünyanın her yerinde büyük eylemler yapıldı. Dünya hakları Vietnam halkının mücadele- sini her yere taşıdı. Böylece savaşa karşı mücadele sadece Vietnam halkıyla sınırlı kalmadı ve ABD bunun da etkisiyle yenilgiye uğradı. Vietnam halkıyla muazzam bir enternasyo- nal dayanışma sergilendi, muazzam bir enternasyonalist bi- linç sıçraması yaşandı. Bu çerçevede başka örnekler olduğu da biliniyor ama biz bunlarla yetinip konuyu toparlayalım. Dünyanın neresinde olursa olsun proletarya önderliğindeki bir mücadele ulusal sınırlar içinde yürütülse de emperyaliz- mi zayıflattığı gerilettiği için uluslararası bir niteliğe sahiptir. Proletaryanın mücadelesi emperyalist dünya sistemini hedef- ler ve bu hedefe tek tek ülkelerde ki devrimlerle ulaşılır.
Bu anlamıyla proleter dünya devrimi özü itibariyle tek tek ülkelerin devrimini içerir. Bu yüzden enternasyonal bilinç ve görev öncelikle esas olarak tek tek ülkelerdeki devrimin geliştirilmesi ve gerçekleştirilmesidir.
Bu bilinç ve görev dünya işçi sınıfı ve ezilen halklarına duyulan sorumluluğun farkına varılmasını ve mücade- leye bu bilinçle odaklanmayı-yoğunlaşmayı gerektirir. Sadece kendi halkına karşı değil dünya halklarına karşı da sorumlu olunduğu bilinciyle devrimin geliştirilmesi gerekmektedir. Enternasyonalizmi başka ülkelerde mücadele etme biçiminde kavramak, tanımlamak enternasyonalizmin darlaştırılması ve özünden koparılmasıdır.
Diğer halkların devrimci mücadelesiyle dayanışma içinde olmak enternasyonalizmin bir gereğidir ama esas ve tek biçimi değildir. Esas olan bulunduğun ülkede devrimi geliştirmek ve gerçekleştirmektir. Bu, diğer halklara en büyük enternasyonal destektir. Diğer halkla- ra karşı esas enternasyonal görev budur, bunun dışındaki enterna- syonal görevin temel/ belirleyici özelliği “destek” mahiyetindedir. Rojava veya başka bir ülkedeki mücadeleye karşı enternasyonal görev de bu çerçevede ele alınmalıdır. Karşı-devrim cephesine ait her hedef hedeftir! Bu çerçevede Rojava‘ya maddi-manevi her türlü desteği sunma sorumluluğu da ihmal edilmemeli.
Kendi halkımızı örgütleyip harekete geçirmeden diğer halklara karşı enternasyonal görevin güçlü bir şekilde yerine getirilemeyeceğini, içerde ve dışarıda onlara yeterli desteğin sunulamayacağını unutmadan bulunduğumuz ülkede devrimi geliştirmeye odaklanmalıyız. Buna yoğunlaşalım ki halkımıza ve diğer halklara karşı esas ve tek gerçek enternasyonal görevimizi yerine getirebilelim. Bu göreve yoğunlaşmadan, bu görevi yerine getirmeden başka ülkede devrime katılmak devrim yapmayı düşünmek, hedeflemek gerçek görevinden yani devrimden kaçmak, uzaklaşmak demektir. Devrimden uzaklaşmaya değil ona yakınlaşmaya, onu kavramaya ve gerçekleştirmeye ihtiyaç var. O yüzden kendi enternasyonal görevimize devrimimize odaklanalım.