Türk, Kürt Uluslarından ve Çeşitli Milliyetlerden Emekçi Halkımız, Devrim mücadelesi ve devrimler, kölelik ve sömürü üzerine kurulu eski dünya için ö
Türk, Kürt Uluslarından ve Çeşitli Milliyetlerden Emekçi Halkımız,
Devrim mücadelesi ve devrimler, kölelik ve sömürü üzerine kurulu eski dünya için öldürücü bir tehlike olduğunu tüm açıklığıyla son 150 yılda ortaya koydu. Emperyalist kapitalist sistem ve onun uşaklarına karşı iyi örgütlenmiş halk güçlerinin zorunluluğu Komünist Partisinin önderliğinin gerekliliğine tarihsel olarak bağlandı. Devrim güçlerinin kötü örgütlenmesi burjuva-feodal güçler için yaşam kaynağı olduğu gibi aynı zamanda varlığını sürdürmenin müjdelerinden biridir. O zaman ana parolamız, iyi örgütlenmiş bir Komünist Partisi yaratmaktır. Savaşçı bir parti, savaşçı militanlar ve savaşçı bir halk. Bu, halkın kurtuluş davası için zorunlu olan Halk Savaşı Stratejisi ile cisimleşir.
Lenin yoldaş 1916’da “Burjuvazinin proletaryaya karşı silahlanması modern kapitalist toplumun en önemli, en temel, en özsel olgularından biridir. Ve bu böyle iken devrimci sosyal-demokratlara “silahsızlanma” ”istemek” öneriliyor! Bu, sınıf savaşımı görüş açısını tümü ile yadsımak ve tüm devrim düşüncesinden vazgeçmek olur. Bizim sloganımız: burjuvaziyi yenebilmesi, mülksüzleştirebilmesi ve silahsızlandırabilmesi için proletaryanın silahlanması olmalıdır” diyordu. Bu yaklaşıma “yaşamdan kopuk bir teori” diyenlere ise Lenin yoldaş 1871 Paris Komünü ve 1905 Rus devrimci ayaklanmasını anımsatıyordu. Tam da yine günümüzde emperyalistlerin ve faşist diktatörlüğün işçi sınıfına, ezilen halklara ve uluslara karşı özsel bir tutumla daha fazla silahlandığı, saldırganlaştığı ve daha güçlü şekilde örgütlendiği koşullarda “silahlı mücadelenin devri bitti” çığlıkları yükseliyor. Bu çığlık, sadece emperyalist sistemi kutsama görevi üstlenen burjuva ideologlardan değil meşru ve devrimci savaşı “yaşamdan kopuk, gerçeklikten kopuk” diye kuşatan umutsuz tasfiyeci-reformist akımlardan da yükseliyor. Bugünün burjuva ideologlarının ve tasfiyeci-düzen içi-sınıf uzlaşmacı akımlarının büyüklerini Lenin yoldaş, “emperyalistler topluma dehşet dolu bir son hazırlıyorsa, umutsuzluğa düşmek için hiçbir nedenimiz yoktur” diyerek sınıf savaşı perspektifine ve devrim düşüncesine sıkı şekilde sarılarak karşıladı.
Şimdi biz Lenin yoldaşın izinden yürüyerek büyükleri gibi sınıf savaşı perspektifi ve devrim düşüncemizin en güçlü ifadesi olan Halk Savaşının zaferine olan inancımıza saldıran burjuva ideologlarına, tasfiyeci-düzen içi-sınıf uzlaşmacı tüm akımlara karşı 1871 Paris Komünü, 1905 Rus Devrimi ayaklanması yanında Bolşevik Devrimi, 1949 Çin Devrimi, Vietnam, Küba ve dünyanın üçte birinde gerçekleşen devrimleri anımsatıyoruz. Yetinmiyor Peru, Hindistan Filipinler, Nepal Halk Savaşlarını anımsatıyoruz. Tarih bilincimizi güncelliyor, büyük bir güç dengesizliği içinde Gazze’den Filistin Ulusal Direnişi’nin 7 Ekim 2023’de İsrail Siyonizmi’ne karşı gerçekleştirdiği Aksa Tufanı’nı anımsatıyoruz. Kışın zor koşullarında Xakurke, Metina, Zap’ta Kürt Ulusal Kurtuluş gerillalarının devrimci hamlesini anımsatıyoruz.
Ölümünün 100. yılında Lenin yoldaşın umutsuzluk yayan koşullar içinde devrim ideasına, iyi örgütlenmiş Komünist Öncünün nasıl bir rol oynayacağına dair bilimsel yaklaşımına, işçi sınıfının ve halkın iyi örgütlendiğinde yıkılmaz denileni, değişmez görüneni yıkıp, değiştireceği umuduyla tutum alışına inançla bağlanıyoruz. Yine Parti ve Devrim Şehitlerini Anma Haftamızın gerekçesi olan ve Ocak ayında katledilen Rosa Lüxemburg’un, Karl Liebnecht’in, Mustafa Suphi ve 15 yoldaşının, Meral Yakar’ın, Ali Haydar Yıldız’ın ve aynı ayda düşmanın eline geçerek 18 Mayıs 1973’de ölümsüzleşen Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya’nın inşa ettiğini bilincimizde ve ruhumuzda yaşatıyoruz.
Devrimci mücadele, kendinden önceki süreçlerin, hareketlerin, devrimlerin ve devrimci güçlerin deneyimi ile zenginleşir. Zenginleşen deneyimler ise yenilgi ve zaferlerin toplamıdır. Devrim için ölümü hesapsız ve kendinden vazgeçerek kucaklayan ölümsüzler ise mücadelenin tarihsel bilinci, yaşanan yenilgiler karşısında davadan vazgeçmeme gerekçemizdir. Onlar; yılgınlığa karşı okunan meydan, korkuya karşı kazanılan gözüpeklik, umutsuzluğa karşı kuşanılan davaya bağlılık, değişmezlik inancına karşı değişimi kavratan bilimsellik tutumudur. Onlar, kölelik ve sömürü düzeni üzerine kurulu eski dünyayı ortadan kaldırmaya yazgılı gerçek hareketin öznesi, öncüsü ve bilinçli eylemcisidirler. Deniz Gezmiş’ten Mahir Çayan’a, Mazlum Doğan’dan Osman Yaşar Yoldaşcan’a, Mahsun Korkmaz’dan Sabahat Karataş’a Sinan Kukul’a, Hasan Ocak’tan Kevser Mızrak’a Orhan Yılmazkaya’ya, Arin Mirkan’dan Ceren Güneş’e, Bayram Namaz’dan Emre Bora’ya, Koray Aspir’den Harika Kızılkaya’ya devrimin öznesi ve bilinçli eylemcileri, ölümü kucaklama cüretleriyle her birimizde yaşamaya devam ediyorlar.
Devrim ve komünizm davasına kan ve can verenlerimiz, sancağımızdaki kızıl şiarları bir harmoniye dönüştürerek, yürüyüşlerini ahenk içinde sürdürerek, kızıl bayrağın rengini sürekli kızıllaştırarak bizlere daha ileri taşımak üzere vermiştir. Ölümsüzlerimiz, daha iyi örgütlenmemiz için, daha harmonik ve güçlü kızıl şiarları haykırmamız için, daha ahenkli yürümemiz için yolumuzu açmıştır. O yolu umutsuzluğun kol gezdiği, yılgınlığın ruhları kuşattığı, “hiçbir şey değişmez” diyenlerin cirit attığı, silahlı savaşımın ve devrimin ütopyaya dönüştürülmeye çalışıldığı en zorlu şartlarda yürüyoruz ve hiç kuşkusuz yürüyeceğiz.
Devrim ve komünizm iddiasıyla en güçlü bağlar kurarak ölümsüzleşenlerimiz bir ihtiyaçla şekil aldılar. Devrim onlar için hem günün hem geleceğin bir ihtiyacı olarak ortaya çıktı. Baskının, zulmün, sömürünün sürdüğü dünyayı değiştirmek, işçi sınıfının ve halkın kurtuluşu için kendinden vazgeçmek, kayayı delen suyun gücünün sürekliliğinden geldiğini kavrayan bir bilinçle şekillenmek devrimin zorlu görevleri karşısında aynı zamanda iddia sahibi olmaktır.
Yoldaşlar, Emekçi Halkımız,
Devrim ihtiyacını hissetmek, patronların işçilere sadece karın tokluğuna çalışmayı dayatmasına karşıdır.
Devrim ihtiyacını hissetmek, tarlasını ekerek yaşamaya çalışan köylünün, tefecinin-bankerin ağına düşmesini kader haline getirmesine karşıdır.
Devrim ihtiyacını hissetmek, ezilen halk kitlelerini asgari yaşam koşullarına mahkûm kılarken karına kar katan emperyalist tekellerin ve komprador-bürokrat burjuvaların normaline karşıdır.
Devrim ihtiyacını hissetmek, ulusal onuru emperyalistlere haraç mezat sunarken ezilen ulus ve milliyetlere karşı düşmanlaştıran şovenizme karşıdır.
Devrim ihtiyacını hissetmek, Kürt ulusunun haklarını zulümle, katliamla, baskıyla, polis copuyla Türk ulusal egemenliği altına alan haksızlığa karşıdır.
Devrim ihtiyacını hissetmek, okulda, sokakta, üretim alanında, aile içinde erkek egemenliği altında emekçi kadınlara şiddet uygulamak, katmerli şekilde sömürmek ve ezilen cins olmaya mahkûm kılmaya karşıdır.
Devrim ihtiyacını hissetmek, emperyalist barbarlığın ve her türden gericiliğin halklara siyasal baskısını bir doğal hak haline getirmesine karşıdır.
Devrimi ihtiyaç hissetmek, halkın kurtuluşu için iyi bir örgütlenme yaratma zorunluluğunu kavramaktır.
Yoldaşlar,
Devrimi ihtiyaç hissetmek, afiş asarken, yayın dağıtırken, devrim için olanak çıkarırken, halka davamızı anlatmak için ulaşırken, devrimci teoriyi incelerken, politik gelişmelere müdahale ederken, sokağa ve meydana çıkarken, düşmana kurşun sıkarken en basit pratikten en karmaşığına kadar en üst sorumluluk ve heyecanla şekillenmek ve tüm bunların toplamının güç olacağını kavramaktır.
Devrimi ihtiyaç hissetmek, Mehmet Zeki Şerit’in kendini yeniden yaratma bilincidir.
Devrimi ihtiyaç hissetmek, Ahmet Muharrem Çiçek’in kuşatmaya karşı namlusunu doğrultmasıdır.
Devrimi ihtiyaç hissetmek, İsmail Hanoğlu’nun görevi gerçekleştirme sorumluluğudur.
Devrimi ihtiyaç hissetmek, Süleyman Cihan’ın partiyi en iyi şekilde organize etmek için kuşandığı korkusuzluktur.
Devrimi ihtiyaç hissetmek, Behzat Firik’in işkencede yakılırken yoldaşlarını koruma bilincidir.
Devrimi ihtiyaç hissetmek, Kazım Çelik’in savaşta ısrar eden önderlik çizgisidir.
Devrimi ihtiyaç hissetmek, Emre Bilgin’in son nefesinde kanıyla yazdığı slogandır.
Devrimi ihtiyaç hissetmek, Barbara Anna Kistler’in devrimin fırtına merkezlerini kavramaktır.
Devrimi ihtiyaç hissetmek, Halil ve Mehmet Ali Çakıroğlu’nun Halk Savaşına olan inancıdır.
Devrimi ihtiyaç hissetmek, Mehmet Demirdağ’ın “kızıl siyasi üsler için gerilla savaşını geliştir” bilincini önderleştirmesidir.
Devrimi ihtiyaç hissetmek, Nergiz Gülmez ve Muharrem Horoz’un ölümü açlıkla yenen direniş silahı olarak düşmana doğrultmasıdır.
Devrimi ihtiyaç hissetmek, Aşkın Günel’in Karadeniz’den Dersim’e devrimin şahdamarını kavramasıdır.
Devrimi ihtiyaç hissetmek, 5 kızıl savaşçı kadının önderleşmesi, komutanlaşması “herkes işini yapsın” çağrısıdır.
Devrimi ihtiyaç hissetmek, Cengiz İçli’nin örgütçülüğü, halka bağlılığıdır.
Devrimi ihtiyaç hissetmek, Aliboğazı’nı topyekün saldırı dalgasında 12 TİKKO savaşçısının kızıl kanlarını akıtarak günlerce düşmana kapatmasıdır.
Devrimi ihtiyaç hissetmek, Gül ve Hasret’in kızıl namlulularıyla düşmana karşı yoldaşlarını korumak için kendini feda etmesidir.
Devrimi ihtiyaç hissetmek, Rosa, Asmin, Şerzan ve Muharrem’in parti ve savaş kaçkınlığına karşı gençliğin enerjisiyle partiyi ve savaşı sahiplenmesidir.
Devrimi ihtiyaç hissetmek, Özgür ve Deniz’in Halk Savaşının en zorlu döneminde komutanlığıdır.
Devrimi ihtiyaç hissetmek, Nubar iradesi ile Halk Savaşının siyasal kumandasına soyunmaktır.
Devrimi ihtiyaç hissetmek, devrimin ortaya çıkardığı sorumluluğu küçük büyük demeden üstlenmektir.
Devrim ihtiyacı ölümsüz yoldaşlarımızın ne pahasına olursa olsun devrimin sorunları, devrimin ilkeleri, düşmanın silahlı örgütlü gücüne karşı halkın silahlı örgütlü bir güç olmasına yönelik tutumudur.
Devrim ihtiyacı, ölümsüzlerimizin her birimizde yaşıyor olmasının sorumluluğudur.
Devrim ihtiyacı, değişmez denileni devrim mücadelesi ile değiştirmektir. Yılgınlığa, umutsuzluğa karşı devrim ihtiyacı sınıf savaşımı perspektifinde ve devrim düşüncesinde, tarihsel bilinçte ve sorumluluğu üstlenmekte ısrar ve kararlılıktır.
-YAŞASIN HALK SAVAŞININ ZAFERİ!
-YAŞASIN HALKIN ÖRGÜTLÜ SAVAŞIMI!
-LENİN, ÖLÜMÜNÜN 100. YILINDA KAVGAMIZDA YAŞIYOR, SAVAŞIYOR!
-ŞAN OLSUN ÖLÜMÜNÜN 100. YILINDA BUZU KIRIP YOLU AÇAN LENİN’E!
-ŞAN OLSUN DEVRİM İÇİN DÜŞENLER VE DÖVÜŞENLERE!
-KAHROLSUN EMPERYALİZM, FEODALİZM VE KOMPRADOR KAPİTALİZM!
-YAŞASIN PARTİMİZ TKP/ML, ÖNDERLİĞİNDEKİ HALK ORDUSU TİKKO, GENÇLİK ÖRGÜTÜ TMLGB!
Ocak 2024
TKP/ML MK-SB
Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist Merkez Komite-Siyasi Büro
COMMENTS